22 Ağustos 2012 Çarşamba

Selamlar!

Aradan iki sene geçti, bir şeyler yazmayalı. Fakat, artık sonuna geldim içinde bulunduğum durumun. Yine aynı sebeplerden ötürü buradayım. Tabii, daha farklı bir ben olarak... Sizlere iki sene önce yazdığım ve yine aynı sebepten ötürü buraya geldiğim bir yazı ile "Hoşgeldiniz" demek istiyorum. Umarım anlayabilir ve anlaşılabilirim, sizin takdirinizle...




"Geçmişte yaşadığınız bazı şeyler belleğinize hepsinden önce derin bir yerlere sıkı sıkıya mühürlenmişse, onları hala kendi kara deliklerinize gömememişseniz bulunduğunuz anı dolu dolu yaşamayı unutun derim. Her ne kadar yaşamınızda gibi görünse de aslında içinizde zorla açtığınız o boşluk, geçmişin hayaletini çağırdığınız sürece büyümeye devam eder. Sonunda öyle bir hale gelir ki sizi bir kenara iter ve asıl egemen güç kendisi olur. -Bu, yöneticiliği ona kaptırdınız demektir.-
Öyle sinsi bir güçtür ki bu, sizi yavaş yavaş ele geçirir farkınızda olmadan.. Siz sadece ruhunuza zorla yapıştırmaya çalıştığınız acı girdabının derinliklerinden zevk almaya çalışmaktasınızdır o anda.
Nefsiniz içinizde bulunan hatta tüm benliğinizi sarmış o koca boşluğu doldurmak için her yolu denemeye çalışır. Savurur sizi sağa sola; hiç acımadan. Bazen kendinizi kaptırır çıkmaz sokaklara girersiniz. Çıkış yolunun, kurtuluşun, aydınlığın nerede olduğunu ruhunuz bilir. Hatta aklınıza fısıldar bunu. Lakin kalbinizin atışlarından akıl duyamaz asıl sesi..
Üstünüze gelen dört duvardan çıkmak için son kez çırpındığınızda ise bilin ki en sert rüzgarlara bile karşı koyabilecek dimdik bir "siz", yeni doğmuş bir bebek gibi yeni bir hayatın eşiğinde dikileceksiniz.
Fakat şunu bilin ki, geçmişinizden kurtulamayacak, sizi kapı eşiğine getiren doğuş sancılarını derinliklerinizde hep saklıyor olacaksınız..."

1 yorum: